Dijital ve klasik…

Dijital kelimesi o kadar yaygınlaştı ki, özellikle bugünlerde ilgi odağım dijital yayıncılık olunca konu ile ilgili tüm yazı ve haberleri takip ediyorum.
Önceleri ayda veya yılda bir teknolojik haberleri duyup şaşırdığımızda en fazla bir hafta gündemde kalır ve gelecek seneyi beklerdik yeni gelişmeleri öğrenmek için.
Ancak dijital devrim; hangi alanda olursa olsun son sürat ve hızla gelişiyor.
Öyle bir hale geliyor ki ismi bile değişip başkalaşıyor. Peki nedir bu yazının konusu diye merak ediyorsanız sadece buradaki birkaç cümle ile açıklamam mümkün değil tabiki.
Ama şunu belirtebilirim, 10 yılları alan bir değişim süreci artık internet ve bilişim teknolojileri sayesinde aylar günler ve saatler içerisinde olup bitiyor.

Yayıncılık, sağlık, güvenlik, eğitim, alışveriş, güncel yaşantı, yapı, tekstii, gıda alanlarında bilişim ve teknolojinin izine rastlamak hatta etkisinde kalması gibi bir durum oluştu.
Nanoteknoloji ile gıda ve tekstil, kimyasal ürünlerde bir değişim yaşanmakta. Kirlenmeyen, kokmayan bir tişört.

Bilgisayar başında eğitimler ve sınavlar,

Dünyayı yok edecek bombaların bağlı olduğu bilgisayar ve yazılımlar,

Sosyal paylaşım sitelerinin reklam ve pazar paylarının her geçen gün artması,

İnteraktif içerikli yayınların başlaması,

Marketten satın aldığınız ürünün hangi bölgede üretildiği toplandığı tarih, üretim koşullarını bir tıklama ile öğrenme imkanı,

Kalp ve nabız atışlarının hatta suratımızdaki kan dolaşımının uzaktan bakılarak kontrol edildiği kamera sistemleri,

Bulunduğunuz yeri ve koordinatları tüm arkadaşlarınıza aynı anda paylaşan özelliklerinden habersiz olduğumuz cep telefonları,

Göz hareketlerini veya düşüncemizi okuyan akıllı yazılımlar ile yönlendirilen bilgisayarlar.

Avuç içine tanımlanmış noktalar sayesinde bağlantılanan banka hesaplarımız ve tüm kişisel bilgilerimiz.

Geçmişten günümüze bugünden geleceğe tüm bilgilerimizin, yazdıklarımızın, paylaşıp beğendiklerimizin, kısacası bizi oluşturacak tüm parmak ve göz hareketlerinin sonuçları hiçbir zaman silinmeden var olacak ve bizim bilmediğimiz bir yerlerde depolanacak.

Havaya attığınızda 360 derece panoromik fotoğraf çekenbilen fotoğraf makineleri,

Televizyon izlerken sosyal paylaşım sayfanızın aynı anda ekranda akar durması,

Yazdıklarınız, beğenileriniz, paylaştıklarımız ile sanal bir kopyamız oluşturulup, sizin adınıza görüşme yapabilecek ve soruları yanıtlayacak,,

Tabii olarak bu kadar yazılanlardan sonra bunlar ne zaman olacak diye düşünenler olacaktır biliyorum. Ancak bunların tamamı oldu bile…

10 yıl önce sosyal paylaşım sitelerinden bahsedilseydi hepimiz bu teknoloji ülkemize en son gelir diye cevaplardık. Fakat şu anda facebook kullanım oranlarında (Nüfusa göre) Dünyada en ön sırada yer almaktayız…
29.663.140 Facebook’daki aktif Türk kullanıcı sayısı (Kaynak: Facebook Ads, Temmuz 2011) Mart ayında bu rakam 20 milyon civarındaydı. Geçen 15 ay içinde, kullanıcı sayısında, %50′lik bir artış görüyoruz.
daha detaylı bilgi için: https://www.facebook.com/note.php?note_id=230108337030128

Türkiye, Facebook’da en kalabalık 5. ülke.(Kaynak: socialbakers, Temmuz 2011) Kullanıcı sayısı olarak İngiltere ile başabaş kullanıcı sayısına sahibiz. Kalabalık nufusu ile Hindistan, listede ilk beş içinde hızla ilerliyor.

Bu değişim ve başkalaşma süresinin neresindeyiz..

Hiç yorum yok: